Tarih boyunca efsanelere ev sahipliği yapmış olan Kaz Dağları, bereketli topraklarının güzelliği ve zenginliğiyle devamlı saldırıya uğramış ve yağmalanmıştır.

 

Yüzyıllardır aldığı göçlerle doğru orantılı olarak çeşitlenmiş, kültürel, ekonomik ve sosyal  zenginlikleri bugün hala Kaz Dağları bölgesi ve çevresinde kendisini göstermektedir.

 

Yunan mitolojisinde "Mount Ida" olarak bilinen Kaz Dağları'nın en popüler mitolojik hikayesi,  Kral Priamos'un dağda ölüme terk ettiği oğlu Paris'in bir anne ayı tarafından emzirerek büyütülmesi ile başlar.  

 

Büyüyüp yaman ve güzel bir delikanlı olan Paris, Hera, Athena ve Afrodit arasında kimin en güzel olduğunu seçme konusunda Zeus tarafından görevlendirilir. Paris birbirinden güzel üç kadın arasında seçimi nasıl yapacağını düşünürken, dünyanın ilk rüşvet teklifi hikayesinin de kahramanı olur.

 

En güzel kadın olabilmek için yarışan tanrıçalardan Hera, Paris'e Asya ve Avrupa krallığını; Athena savaş arenalarında dünyanın en büyük kahramanı olmayı ve insanüstü bir zeka vaad eder. Afrodit ise Paris'e dünyanın en güzel kadınının aşkını sunmuştur.

 

Paris, krallığı ve kahramanlığı bir kenara itip aşkı seçer. Böylece dünyanın ilk güzellik kraliçesi Afrodit olur ve Paris yaptığı tercih nedeniyle Hera'nın gazabına uğrar. Dünyanın en güzel kadınının aşkı Paris'e tarihin en ünlü savaşlarından birine mal olacaktır.

​

Dünyanın ilk güzellik yarışmasının mimarı ve tanrıların tanrısı Zeus da bu dağda doğmuş ve Paris'in Afrodit'i seçmesinin bedeli olan  ünlü Truva Savaşı'nı buradan izlemiştir.